Radyo Ve Radyoculuk

Radyo Ve Radyoculuk
  • 3
  • 129
  • 26 Kasım 2021
  • 1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız (1 votes, average: 5,00 out of 5)
  • +
  • -

Radyonun Serüveni

İlk Radyo Yayını

Cumhuriyetin ilanından sonra 1925 yılında “Telsiz tesisi hakkında kanun” adıyla bir yasa çıkarılarak ülke genelinde bir telsiz şebekesi kurulmasına karar verildi.

Bu amaçla açılan ihale sonucu bir Fransız şirketi telsiz şebekesini yani radyo vericisi kurma işlemini üstlendi.

Eşref Şefik’in duru Türkçesi ile yaptığı Türkiye’nin ilk radyo anonsunu merak ediyor musunuz?..

Televizyonlu döneme geçene kadar haber yayını da, arkası yarın kuşağı da, müzik de o sesli kutudan dinlendi!..

Savaşlar, barışlar, seçimler, icatlar, sanat hep radyo ile halka ulaştı!.. Şimdilerde televizyon yerini almış gibi görünse de; radyo dinlemek hayatımızdan hiç çıkmayacak gibi!..

ilk radyo yayını
ilk radyo yayını

Fransız şirketi 1925 yılında Ankara ve İstanbul’da çalışmalarına başladı.

Telsiz vericilerinin inşaatı sürerken radyo yayınının nasıl yapılacağı bilinmiyordu. Bunun için ilk çalışmaları İleri gazetesinin sahibi Sedat Nuri Bey başlattı.

Sedat Bey bunun için bir şirket kurdu. 1926 yılında vericilerin yapım işlemi tamamlandığında radyonun kuruluş çalışmaları da başlamıştı.

Fakat bu iş için yeterli maddi kaynak yoktu. Sedat Bey bu fikrinden tanıdığı bir ajans sahibine ve o dönemde Mustafa Kemal’in emriyle banka kuran Celal Bayar’a bahsetti.

Onlardan bu iş için maddi destek istedi. Sedat Bey, radyonun sadece maddi destekle olmayacağını biliyordu. Teknik destekte şarttı.

Bunun için de yeğeni, telsiz meraklısı Hayrettin Bey’e konuyu açtı. Hayrettin Bey işinde uzman biriydi. Çünkü Sultan II. Abdülhamid döneminde evden eve telgraf hattı kurabilen biriydi.

Hayrettin Bey bunun üzerine çalışmalara başladı. Projenin hayata geçirilmesi için çalışmalara başlanmıştı.

Fakat başlangıç aşamasında bazı sorunlar ortaya çıktı. Hükümetten bazı kişiler radyonun kurulmasına karşıydı.

Ülkenin ve milletin henüz çok geride olduğunu, birçok kişinin bunu hazmetmesinin zor olduğunu, bunlar aşılsa bile eldeki teknik elemanın ve malzemenin yeterli olmayacağını söylediler. Hayrettin Bey onlarla aynı görüşte değildi. Dünyada en çok plak satışının Türkiye’de olduğunu, halkın dinlemeye meraklı olduğunu anlattı.

Onun bu çabaları radyo karşıtlarını ikna etmeye yeterli olmadı. Sonunda bu girişimden Mustafa Kemal’e bahsetmeye karar verildi. Mustafa Kemal’in, “Getirsinler de dinleyelim o vakit.” demesi üzerine Hayrettin Bey bütün teçhizatı Orman Çiftliği’ne götürdü. İstasyon ararken bir Rus radyosu çıktı.

Mustafa Kemal bir müddet dinledikten sonra birden ayağa kalkarak “Efendiler, bakınız Ruslar şu anda propaganda yapmaktalar.

Bu radyo bize ziyadesiyle gerekli.” deyip radyonun hemen kurulmasını emretti. Hükümet, Mustafa Kemal’in bu isteğiyle radyo sisteminin kurulmasına karar verdi.

O tarihlerde birçok ülkede radyo yayını olmasına rağmen henüz hiçbir ülkede güçlü ve gelişmiş bir radyo istasyonu yoktu.

Diğer ülkelerdeki radyolarının toplam verici güçleri 116 kiloWatt’tı. Ankara ve İstanbul’da kurulacak istasyonların verici güçleri ise 20 ve 250 kiloWatt’tı. Bunlar en güçlü vericiler olarak kurulmuştu.

Yapılacak radyo yayınlarının Avrupa’nın her yerinden dinleneceği tahmin edilerek yayınların Türkçenin yanı sıra Fransızca ve Almanca dillerinden de yapılması planlanmıştı.

Nihayet takvimler 6 Mayıs 1927’yi gösterdiğinde ilk radyo yayını da başlamıştı. Ankara’da ilk yayınsa Kasım 1927’de yapıldı.

Radyonun Anadolu’ya yayılması 1940 ve 1950 yıllarında olmuştu. 1970’li yıllardaysa Türkiye’nin tamamında dinlenmeye başlamıştı.

ilk radyo yayını
ilk radyo yayını

Radyo, radyoelektrik dalgaların özelliklerinden yararlanılarak seslerin iletilmesi sistemidir. Radyoelektrik dalgaların alınmasını sağlayan araç da radyo olarak adlandırılır. Radyo yayınlarının amacı belli bir bölgede bulunan ve alıcısı olan herkese, önceden hazırlanmış bir programa uygun olarak yapılan yayını alma olanağı sağlamaktadır.

1886-1888 arasında Almanya’da Heinrich Herz, elektromanyetik radyo dalgaları oluşturmak amacıyla ilk denemelere girişti. 1894′te ise İtalya’da Guglielmo Marconi ilk telsiz radyo sistemini geliştirerek 1901′de Morsalfabesiyle Atlas Okyanusu’nun ötesine mesaj iletimini gerçekleştirdi.

Radyoelektrik dalgaların ayrıştırılmasında kullanılan seçicilerin ilk dönemlerinde ses yayınlarını algılamaya uygun olmaması, radyo üzerinde öncü çalışmaları yürüten bilim adamlarını araştırmalarını ses yayınlarının algılanması üzerinde yoğunlaştırmaya ve seçilerin geliştirilmesi için çalışmaya yönetti.

1922′de ilk özel radyo verici istasyonu kurularak, pille çalışan radyo alıcıları yapıldı. Kent elektriği akımıyla çalışan radyo alıcılarının seri olarak üretilmesi 1930′larda gerçekleştirildi. Her türlü radyo yayınında 1935′e kadar AM’li (genlik modülasyonlu) radyolar kullanıldı. 1935′te Edwin H. Armstrong uzun süren denemelerden sonra geniş bantlı frekans modülasyonunu (FM) buldu.

Radyo dalgalarını açıklamakta oldukça küçük dalga boylu radyo frekansları kullanılır.Frekans yüksek değerlerde olduğunda, radyo dalgalarını belirlemek için dalganın boyu esas alınır. Dalga boyu aynı yönlü iki tepe noktası arasındaki uzaklıktır.

Radyoelektrik dalgalar alternatif akımın beslediği bir verici antenci oluşturulur. İvmelenmiş elektronlar antende radyoelektrik dalgaları oluşturduktan sonra bu dalgalar verici anteni terk ederek yeryüzüne her doğrultuda yayılır.

Anten yapısına, öteki iletken maddelerin durumuna göre, istenildiğinde radyo dalgaları yoğun biçimde belli bir yöne doğru gönderilebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız